Sen gel, ben var olurum.

Ben şuursuzum. Genellikle kazaen ve şuurumu kaybetmişken aynada gözlerimle göz göze gelirim.  Öyle sefilim, böyle boş bazen. Minicik ayak parmaklarım var, kimseye çaktırmadan çılgınca hareket ettiririm onları. Öyle çok güzel ellerim yok, ama avuç içinde patlayan cümlelerim çok. Sonra mesela, her kız gibi saç uzatmayı hiç sevmem. Ben kısa saçlıyım, ve kısa saçlı halimi seviyorum. Böyle ensem açık olsun, ileri de sevgilim olacak herif istediği zaman "şapidik şupidik" diye vurabilsin enseme. Kızmam, ense güreşi yaparım ben de.  Birlikte ense traşı olabilelim, kuaföre yalnız gitmesin. Öyle romantik sinemalara falan da gitmek istemem zaten, evde oturur izleriz. Öyle ikili kanepeye sıkışmaya falan da gerek yok, ben kanepe de otururm sen aşağıda tam ayaklarımın ortasında. Omuzlarına uzatırım ayaklarımı. Çünkü ayaklarım, gerçekten güzel. Sen de seversin zaten.Kanepede oturacak kişi sen de olabilirsin ama benim omuzlarım ağırlık taşıyamaz ki, kemik gibi biraz. Farklı yerlere gidip gezmemize gerek yok, mesela Taksim-Tezgah gibi bi mekanda yemek yiyip beyaz şarap içebiliriz. Ben şarap sevmem, ama içerim.  Yaşadığımız evren Beyoğlu olabilir. Kalabalığın içinde birbirimizi fark etmek güzel bir duygu olacaktır bence.

Yaşanmış bir aşk yaşamadım hiç. Bazen hatalar yapabilirim, çünkü annem ve babam aynı aşk içinde iki farklı insandı.  Aşk onlar için sadece üç kelimeydi bazen hep bir kelime fazla. Kavga çok gereksiz, zaten bağırmayalım. Ses tellerimizi yıpratmaya gerek yok. Sen, hep güzel şarkılar söylemelisin çünkü. Sesinin güzelliğinin dozu önemli değil.
 
Sözler vermeyelim, bu çok saçma. İnançsızlıklarımızı kısıtlamaya gerek yok ki. Hep seninim, sonsuzum..aşkım, bebeğim. Bunlar çok sıkıcı. Ben bunlarla mutlu olamam.  Beni aynı sevmemelisin, farklı  sev. Seni seviyorum demene gerek yok, benim bildiğimi bilerek sadece ellerimi tutabilirsin. Ama unutma, çok güzel ellerim de yok.  Yalnız kalmak istediğimiz de sorgulamayalım, ya da terk edip gitmeyelim. Işıkları kapatalım, uzanalım. Ama susalım, yalnız olalım.  Yalnızlığı, tek kalmaya bağlamayalım. Hiç istenmeyen yerlere, benimle gidebilirsin.  Ben sessizliğe aşık bir kızım, insanların sevmediği şeyleri de  genellikle severim.
 
Yılların sevgi ve sadakatini senden çıkarabilirim. Konuşmak ve benim aramda çok ince bi çizgi olsa da senin için konuşmayı deneyebilirim. Çünkü ben aşık olmayı susarak severim. Aşık olmak hazır bir kalıp cümlesi, aşkı yaşamak önemli. Anlamını bilmediğin cümleleri bana kurarken gözlerime bakma, ama ellerimi tut.
 
Dağınıklığı da severim. Dağınık olmaktan korkma, durmadan bir düzen içinde hissetmene gerek yok.  Bazen, birbirimizi çok sevdiğimiz anlarda çoraplarını ortalığa da fırlatabilirsin, kızmam. Benimle yaşadığın hayat diye bir şey değil de, sadece “yaşadığın hayat” olsun, ama beni o hayatın bir köşesine koy. Her duygumda bir yer açabilirsin kendine, kira istemem.Yaşımdan dolayı beni kırmaya kalkma, çünkü ben hiç alınmam. Minik olabilirim, ama kendimden büyük biriyle mutlu olabilirim. Ben 3’sem sen 6 ol. Ama n’lur sen de herkes gibi beni Leonda ki Mathilda'ya benzetme olur mu?
Bir de;  bana gelmeden önce şunu da bil. Ben hiç Eternal Sunshine Of The Spotless Mind ve Amelie izlemedim, çileği de Nutella’ya bandırıp yemedim.

2 yorum:

Luna dedi ki...

inan izlediğim filmi yarıda bıraktım blogunu okumaya daldım. aşk anlayışına aşık oldum.

Ezgi Lejon dedi ki...

Sence de böyle olması gerekmiyor mu? Artık "aşk" kavramını ne kadar da vıcık vıcık yapıyor millet. Anlamını kavrayamadan, benliğini yaşamaya çalışıyor. Teşekkür ederim ve de.

Yorum Gönder