Hayatın ne kadar ibne olduğunun anlaşıldığı anlar;

Ruhunun bulutlanıp ağlamasına sebep olan şeylerdir.
Obsesyon düşünceler içinde yok olursunuz,ne istediğinizi bilmezsiniz,bitkinsinizdir,okul ev arası volta atarsınız durmadan,gülen insanları görürsünüz,mutlu olanları,mutluluk elinde olupta mutlu olmayanları görürsünüz bide, o anda hayatın ne kadar hötöröf olduğunu anlarsınız işte..sokak lambalarından başka aydınlatan hiçbirşey yoktur sizi,ağlarsınız,yağmurun yağmasını dilersiniz,gözyaşlarınızın gözükmemesi için.. ama yağmaz..güneşin doğmasını dilersiniz,güneş batmıştır çoktan.Üşürsünüz..Aklınıza gelen cevapların sorularınıda bulamazsınız.Yalnız kalmışsınızdır,hayatı suçlarken zamanı unutmussunuzdur.Söversiniz,olmak istemediğiniz hayatın tam ortasında şartelleriniz atmıştır ve karanlık kaldırımlarda oturduğunuzu sanarsınız, gülüyor gibi yapıp ölmüyor gibi yaparsınız,ruhunuz sıkıntıdan bedeninize sığmaz,içinizdeki siyahları beyazlarla boyamaya çalışırken taşırırsınız,mutluluklarınız içinizdeki yokuşu aşamaz,Tanrı gözyaşlarınızı bulut yapar hep.Ve söker annenizin gökyüzüne ördüğü güneşi..Ve;
Hayat o kadar acımasızdırki kıyamaz size..Sizi rüya sandığınız bu şeyden uyandırmaz..
.İşte o zaman "keşke hayat bu kadar etobur olmasaydı" dersiniz..
O'da nah çeker size,aval aval bakarsınız,kalırsınız öyle,bok gibi ortada..

Buda hayat aforizmaları işte ahah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder