Uyku mu bu? Yoksa,son mu..

Hayallerin soğuk bedenleriyle sevişiyorum sessizce,gecenin sessizliğine kulak kabartıyorum..Çığlıklar,hıçkırıklar,haykırışlar duyuyorum,uyansam mı diyorum bu rüyadan..belkide kafama küçük gelen şu beynim hala hayatın gerçekliğini anlayamıyor.Kafam bulutlanıyor,neden aramıyorum.
Tanrı'nın yaptığı haksızlığa sinirleniyorum zaman zaman,bir fincan kahve elimde,anılarımı içiyorum onunla beraber,kelimelerim anlamsız kalmış cümlelerimde,fırtınalarım çaresiz kalmış rüzgarlarıma ve hayat o kadar garipki hiç ummadığın bir anda tüm umdukların oluveriyor.Vazgeçtiklerin ve seçtiklerin karşında dans ederken sarmaşdolaş,onun acısı nasılda hissediyor ruhum.Bedenime sığınmış ölü rühlar yetiştirdim,sanırım mezar oldum onlara bu zamana kadar hayat yolunda,gözyaşlarım nemlendirmiş olmalı topraklarını.Ağzımın yandığını hissediyorum,şeker atmayı unutmuş olmalıyım.Yada kahvenin tadına bakmadan ne kadar acı olduğunu hissedebiliyorum.Karşımda güneşin düştüğü denizi izliyorum.Dalgalarla sevişirken deniz,hiç korkmuyor kayalara çarpmaktan.Hayallerin soğuk bedenlerine sarılırken,pinhan duygularımın ruhumu nasılda öldürdüğünü görebiliyorum.Ama korkmuyorum kayalara çarpmaktan,yaşamın anlamsız melodisini dinleyerek,yıkık dökük seromonisini yaşıyorum.Ve hüzünler çalarken kapımı bir korkak gibi tıkıyorum kulaklarımı..Hayatın durgun limanında yaşarken,yabancı bir fırtınaya yelken açmak ne kadar anlamlı olabilir ki ? Belkide sensindir içimdeki fırtınanın sebebi..Belki sensindir o yabancı fırtına,elimde olmadan yelken açmışımdır sana..- vişne suyunun o mükkemel aşk dolu smirnoffla karışımı bana bi erkekle kadını hatırlatır hep.Smirnoff daha aşk doludur,alkol damarlarında aşkı gezdirir,ama en muthiş duygusu sarhoşsundur ve hatırlamıyorsundur hiçbirşey.İçtiğin değildir seni sarhoş eden,içerken düşündüğün,hissetiğin duygulardır.Ve o vişne suyu sadece içini yakan o sızıntıyı biraz olsun 'hafifletir'.Ben hangisiyim merak etmişimdir hep- ve bide aşk vardı ortada,sen sandığım.Yada sen sinsice girmişsindir içime,kalbimi çalarak değilde..kırarak.Hissedilmeyen hisler vardı birde,Söylenmeyi bekleyen cümleler vardı..Yarım kalan masallar vardı,başrollerini oynadığımız ve senin hep yarım bıraktığın sonu olmayan masallar vardı.Sessiz şahitlerim vardı.Belki ağladığım oda,belki cansız varlıklar,belki ruhum.Ve belkide ben..Kendime şahit bir ben kaldım zaten.Ama hala yağmayı bekleyen yağmurlarım var,hala sönmeyi bekleyen bir sigaram var,ve sen o sigaranın dumanından farksiz,zehirliyorsun beni.Ama ben bunu bile bile dumanı soluyorum içime..Şimdi söyle;sence sen vakitsiz gelmiş bir duygu değilmisin satırlarıma? Gizlice girmiş bir aşk değilmisin duygularıma? Kendine yer açmışsın yüzsüzce.Ama hayır,hatıraların ölü ruhlarına bir daha sarılmak ne kadar anlamlı olabilirki?Hissedilmeyen hisleri yaşamak,ve her sorunun cevabında olan o "hiçkimse" şahsı.Neden hep sensin? Hiç kimse ilk defa "hiçkimse" değil işte.

Pinhan duygular.
Vol 1.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder