Ruhiçi Paranoyalar.

Zamanın kırık,yıkık saniyeleri içinde yokolan özlemlerden bahsediyorum şimdi,bir pencereden bakıyorum hayatıma,bazen korkupta perdelerini çektiğim o pencerelerden.. güneşin doğduğu anda etrafıma saçtığı karanlık ışınları yüzünden perdeleri çekiyorum hayatıma durmadan,örtüyorum yaralarını,yine denizine düşürüyorum durmadan güneşimi,başka bir şehirde batırıyorum bu sefer ama işte o şehirde bir deniz yok..olsun diyorum ve geçiyorum yine,bu soğuk günlerde elimde bir kahve hasret tadında,içiyorum durmadan bazen sarhoş olurcasına..arada bir sıcaklığı yakıyor canımı ama,içimin kumlarını temizlemem gerek artık,dostluğumuzu yazdığım o kumları şimdi okyanusun sularıyla silmem gerek,biliyorum kortekslerim yırtılıyor zaman zaman,aklımın odalarına dağılıyorum,yalnız başıma girdaplara aynı zamanda,ama hiçbirşey onun varlığıyla verdiği yokluğu kadar yakmıyor,biliyorum artık defolup gitmeli beynimin köşelerinden düşüncelerim,çünkü yokluğu varlığından çok daha yararlı!,birşeyi neden sonuna kadar iterizki? bittiğini bile bile,itemediğimiz o yükleri neden itmeye çalışırızki ? Yaralarımızı inadına neden kanatırız ve kangren oluncaya kadar soyarız durmadan,demin aynaya baktım,yüzümden daha çok geçmişimi gördüm ve yarı açık dolabımın kapısında asılı olan o tişört.. giymeye cesaret edemedim,tıpki tanrının yüzüne bakacak cesaretim olmadığı gibi.Ve artık farkındayımki delirecek kadar aklım bile kalmadı.Duvarların arkasında sakladığım geçmişimi aramaya gittim bugün o duvarları yıkmaya..Atomlarıma ayrılıyor özlemlerim ve nefretlerim sanki,hep ve sadece nefretlerim yokoluyor,özlemlerim yeniden doğuyor içimde..ruhumu delip geçiyor kalbimin kırıkları,kanatıyor ve öldürüyor durmadan 'öldün ruhum' diyorum ağlayamıyorum çünkü,ruhumun yaralarına döküldükçe gözyaşlarım canı yanıyor,sanki inadına tuz basarmış gibi...Güneşe çıkıcak bir merdiven var mı bildiğin? O'nun sıcaklığına ve aydınlığına ihtiyacı var ruhumun,artık benden ayrı yaşıyor o , içimdeki şehire kaçmış çoktan..uzaklar yasaklı olan bedenimde,artık ruhum bedenime sığmıyor.. hayat içine alıyor beni durmadan ve Tanrı elleriyle tıkıyor nefesimi.. beni anlayan Tanrı beni öldürüyor durmadan,dertlerim bir dal misali,kesilmeye hazır bir ağacın dalları gibi birbirine girmişler,ve içimdeki şarkı kesik kesik çalıyor ama ben inadına dinliyorum onu..sonunun gelmeyeceğini bile bile..ve istemeden istedim sensizliği..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder